Sağlık arşivleri - BilgiBizde.Net https://www.bilgibizde.net/tag/saglik Bütün insanlar doğaları gereği bilmek isterler. Tue, 29 Sep 2020 08:17:42 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.4.3 Damar Damar Üstüne Binmesi Nedir ? Neden Olur ? https://www.bilgibizde.net/yasam/damar-damar-ustune-binmesi-nedir-neden-olur.html https://www.bilgibizde.net/yasam/damar-damar-ustune-binmesi-nedir-neden-olur.html#respond Tue, 29 Sep 2020 08:17:19 +0000 http://www.bilgibizde.net/?p=2457

Genelde sıklıkla duyduğumuz aniden gelişen bir damar hastalığı türüdür. Buna bağlı çeşitli faktörler söz konusudur. Genellikle akut şekilde sinsice meydana gelir, ani gelişimi söz konusu olduğundan, hızla ağrı oluşumu damar üstünde gelişir.

Damar Damar Üstüne Binmesi Nedir ? Neden Olur ? yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Genelde sıklıkla duyduğumuz aniden gelişen bir damar hastalığı türüdür. Buna bağlı çeşitli faktörler söz konusudur. Genellikle akut şekilde sinsice meydana gelir, ani gelişimi söz konusu olduğundan, hızla ağrı oluşumu damar üstünde gelişir. Genel olarak damarların üst üste bindiği bölgede şiddetli morarma ve kızarma gözlenmektedir. Kronik bir hal alan bu durum ciddi sağlık habercisi olabilir.

Söz konusu sağlık ise erken müdahale her zaman tedavinin hızlı cevap vermesini sağlar. Böyle durumla genellikle stresli durumların fazla olduğu zamanlarda nükseder ve çoğalır. Damar damar üstüne binmesi aniden gelişen ve dengesiz bir hareket sonrasında gelişir. Tabii ki altta yatan değişik nedenlerde söz konusu olabilmektedir. Damar damar üstüne binmesi geliştiğinde ilk iş olarak uzman bir hekimden destek almalı ve bunun nedenlerinin ne olduğunu detaylıca öğrenmeniz gerekir. Peki hangi durumlarda bu durum gelişir? isterseniz buna neden olan durumları ele alalım.

Travma Kaynaklı Nedenlerin Gelişmesinde Damar Damar Üstüne Biner!

İstenmeyen kazaların geliştiği dönemlerde el, kol ve bacaklarını şiddetli bir şekilde bir yerlere vurması, kemik ve damar yapısını olumsuz bir şekilde etkiler.Kısa süreli olarak meydana gelen ve çok can yakan bu durum ciddi ağrıların meydana gelmesine sebep olur.Genellikle alınan darbenin boyutu büyüklüğüne ve küçüklüğüne göre değişim gösterir. Büyük olması iç kanamalara bile neden olabilir.

Darbenin ağır olması damarların yırtılmasına da neden olabilir. Damar yırtılması ve hasar görmesi son derece zararlı bir durum olarak gözlemlenmektedir. Darbe alınan bölgeye yapılan ilk müdahaleler çok önemlidir. Bu hadiseden hemen sonra, hasta en iyi şekilde dinlenmeli, istirahat etmesi gerekir. Böylelikle sağlam bir şekilde dinlenmeye çekilen beden, rahatlığa kavuşur. Damarlarında dinlenmeye ihtiyacı vardır. Aniden yapılan hareketler, düşmeler travmalar damar damar üstüne binmesini için etkili bir sebeptir.

Damar Hastalıklarından Kaynaklı Hastalıklara Bağlı Nedenlerde Bu Durum Söz Konusudur !

Damarın patolojik ve fizyolojik yapısı, beslenmeye dayalı bozukluklar ve diğer nedenlerde hastalık hızlıca ilerleyebilir. Kas ve dokularda ağrılar oluşabilir. Bu durumda damar sertliği ve damar akışının gidişatı değişimler gösterebilir..Özellikle yaşın ilerlemesi ve sağlıksız bir yaşantı bu durumu tetikler. Damar tıkanıklığı hastalıklarında damar damar üstüne binmesi çok fazla yaşanır. Hatta kronik bir hali alabilir.Böyle bir durumda semptomun derecesine göre bakım moduna geçilmeli ve bu rahatsızlığın ortadan kaldırılması için gerekli tedbirler sağlanmalıdır.

Damar hastalık kaynağının tedavi edilmemesi durumunda ciddi sağlık problemleri ortaya çıkar. Sağlıklı bir yaşam için sizi rahatsız eden her durumu mercek altına alın ve bir uzman hekimden tam olarak neye bağlı bir durum olduğunu öğrenin.Damar damar üstüne binmesinin diğer nedenleri ise, yanlış hareket, sporda zorlama ve baskılar, ağır işlerin yapılması, sağlıksız ve yağlı gıdaların alınması, asitli gıdaların alınması, her türlü kansızlığa mahal veren durumlar, yorgunlukta ve fazla hareketsizlik durumlarında meydana gelir. Bu durumları atlatmanın en doğal yolu ,vücudu dinlendirmek, sağlıklı beslenmektir. Eğer durum artarsa ve ağrılar damar üzerinde çoğalırsa bu durumda hemen doktora görünmenizde fayda vardır. Sağlıklı günler dileği ile.

Kaynakça:
doktorsitesi.com
uzmandoktor.com

Damar Damar Üstüne Binmesi Nedir ? Neden Olur ? yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.bilgibizde.net/yasam/damar-damar-ustune-binmesi-nedir-neden-olur.html/feed 0
Beyin Hatalarından Nasıl Öğrenir? https://www.bilgibizde.net/yasam/beyin-hatalarindan-nasil-ogrenir.html https://www.bilgibizde.net/yasam/beyin-hatalarindan-nasil-ogrenir.html#respond Wed, 19 Aug 2020 11:56:00 +0000 http://www.bilgibizde.net/?p=2412

Herkes hata yapar ve yapılan hatalar, beynin ne yaptığını ayarlaması ve öğrenmesi için büyük bir fırsattır. Beynin hataları nasıl algıladığını ve bunlarla nasıl başa çıktığını incelemek için araştırmacılar, beyin aktivitesini ölçebilen sensörlerle donatılmış kapaklar kullanmışlardır.

Beyin Hatalarından Nasıl Öğrenir? yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Herkes hata yapar ve yapılan hatalar, beynin ne yaptığını ayarlaması ve öğrenmesi için büyük bir fırsattır. Beynin hataları nasıl algıladığını ve bunlarla nasıl başa çıktığını incelemek için araştırmacılar, beyin aktivitesini ölçebilen sensörlerle donatılmış kapaklar kullanmışlardır. Araştırmacıların bu yöntemi kullanarak buldukları bir şey, bir kişi hata yaptığında beynin belirli bir tür beyin aktivitesi yaratmasıdır. Hatayla ilişkili olumsuzluk veya ERN adı verilen bu etkinlik, neredeyse hatanın yapıldığı anda gerçekleşir. Sanki beyin bir saniyenin çok küçük bir bölümünde, kişi hata yaptığının farkında bile olmadan faaliyete geçer. Bu yazıda beynin hatalar karşısında nasıl çalıştığını, öğrenmesine katkısı ve beynin ERN etkinliği hakkında bilgiler bulunmaktadır.

Hata Yapmak

Hata yapmak kişinin kendisi kötü hissetmesine neden olur. Mesela bir kişi dart tahtasını ıskaladığında hissettiği ani sinir bozucu sarsıntı veya bir testte aldığı kötü not karşısındaki utancı örnek gösterilebilir. Bu duygular can sıkıcı veya acı verici olabilir, ancak gelecekte başarılı olmayı sağlamak için beynin yaptıklarının bir parçasıdır.

Hata yapmak, vahşi doğada yaşanılan dönemde, avcılarından kaçanlar için yaralanma veya ölüm anlamına gelebilirdi. O dönemin insanlarının beyinleri, insan ırkının hayatta kalabilmesi için onların hatalarından ders almalarına yardımcı olmalıydı. Beynin önemli bir işlevi, geleceği tahmin etmeye çalışmaktır. Bu, aynı hataları yapmaktan kaçınmak için gelecekte kişinin eylemlerini nasıl değiştirebileceğini içerir. Beynin hataları nasıl algıladığını ve bunlarla nasıl başa çıktığını anlamak, beynin nasıl çalıştığını ve nasıl öğrendiğini anlamak için önemlidir.

Örnek vermek gerekirse kişinin futbol oynadığını ve serbest vuruş yapmak üzere olduğunu düşünelim. Amacı kelimenin tam anlamıyla bir gol atmaktır. Durumu değerlendirir ve bir eylem planı seçer. Diyelim ki rakip takım bir duvar kurdu, böylece topu oyuncuların etrafından dolaşarak kaleye gitmeye karar verdi. Ama top kale direğine çarpıp yön değiştirdi.
Bu örnekte, hatanın nedeni yanlış bir tahmindir. Topa vurma şeklinin bir gol atmayla sonuçlanacağını tahmin edildi, ama sürpriz bir şekilde bunun yerine kale direğine çarptı! Başka bir deyişle, olacağı düşünülen hedeflenen şey aslında gerçekleşmedi. Kişi gol atılamadığı için hayal kırıklığına uğramış olsa da, bu olay çok önemli bir ders vermektedir. Bir dahaki sefere topa daha fazla spin atılması gerektiği öğrenilmesi gereken derslerden biridir mesela. Bu tür öğrenme deneyimleri sayesinde, sonunda gol atana kadar vuruşta ince ayar yapılmaktadır.

Beyin Hatalarla Nasıl Başa Çıkar?

Beyin hücreleri elektrik kullanarak birbirleriyle iletişim kurar. Bu elektriksel aktivitenin bir kısmı beyin hücrelerinden başın dışına taşınır. Yol boyunca beyin dokusundan, kafatasından ve ciltten geçer. Elektrot adı verilen özel sensörlü kapaklar kullanılarak bu aktiviteyi kayıt altına almak mümkündür ve bu yönteme elektroensefalografi (EEG) denir. EEG, insanlar farklı görevleri yerine getirirken beyin aktivitesinin incelenmesini sağlar. Beyin, kişi uyurken bile çalışmayı asla durdurmaz ve bu nedenle sürekli olarak bu elektriksel aktiviteyi üretir. Bu elektriksel beyin dalgalarındaki modellere bakarak beyinde neler olup bittiğine dair çok şey öğrenmek mümkündür. Kişinin uyanıklık, uyuma, stresli veya odaklanmış mı olduğu görülebilir.

Yapılan bir laboratuvar çalışmasında, katılımcıya çok fazla hata yapması zorunlu olan çok zor bir görev vererek hatalarla ilgili beyin aktivitesini incelenmiştir. Örneğin, ekranın ortasında bir sol veya sağ ok gösterildiğinde, ancak ok diğer yönü işaret eden birçok dikkat dağıtıcı okla çevrelenmişken, kişiden klavyedeki belirli bir tuşa hızlıca basması istenmiştir. Kişi bir hata yaptığında, özel bir beyin aktivitesi modeli ortaya çıkmıştır. Bu başın tepesinde en güçlü olan keskin, negatif bir elektriksel aktivitedir. Bu elektriksel aktivite negatif yüklü olduğundan ve hata yapmakla ilişkilendirildiğinden, buna hataya bağlı negatiflik denir.

ERN’nin, singulat korteks adı verilen beynin ön kısmının derinliklerinde bir beyin bölgesinden geldiği düşünülmektedir. Ve kişinin dikkatini yeni hatalar yapma olasılığını azaltmak için odaklamaktadır. ERN ile ilgili ilginç bir şey, bir hata yaptıktan sonra ne kadar hızlı gerçekleştiğidir. O kadar hızlı ki, aslında, kişi hatasının farkına varmadan önce gerçekleşir. ERN genellikle bir hata yapıldıktan sonra 100 ms’den (saniyenin 1/1.000’i) sonra meydana gelmez. ERN, hemen hemen hatanın kendisiyle aynı anda ortaya çıkabilir. Bunun aksine, en az 200 ms sonrasına kadar kişi hata yaptığının farkında olmaz yani beyni kişiden önce kişinin hatasını bilir.

Ve aslında, bilim adamları bunun tam olarak ne olduğunu tam olarak bilmemektedirler ve araştırmaya devam etmektedirler. Singulat korteks, gerçek eylemleri yapmak istenilen veya başarılması gereken şeyle karşılaştırır ve daha sonra ERN bilinçli olarak kişinin gerçek eylemi ile beklediği sonucun eşleşmediğini işaret eder. Dolayısıyla ERN bu hatayı veya uyumsuzluğu kişinin dikkatine sunar. Hata pozitifliği, bilim adamlarının kişinin hata yapma bilincinde yer aldığına inandıkları bir elektrik sinyalidir.

Hatalar Öğrenmeye Nasıl Yardımcı Olur?

Pek çok bilimsel araştırma, bir hata yaptıktan sonra, sonraki turda beynin daha yavaş yanıt verdiğini bulmuşlardır. Bunun nedeni, beynin aynı hatayı tekrar yapmaktan kaçınmak için kendine daha fazla zaman tanımaya çalışması olabilir. Bir hatadan sonra ERN ne kadar güçlüyse, sonraki turdaki yanıt o kadar yavaş olmaktadır. Bazı insanların diğerlerinden daha büyük bir ERN’si vardır. Bu, bu insanların hata yapmaya daha duyarlı oldukları ve hatalarından daha çok şey öğrendikleri anlamına gelebilir ve bazı çalışmalar bu fikri destekliyor gibi görünmektedir.

Örneğin, Hirsh ve Inzlicht, daha güçlü bir ERN’nin daha iyi okul performansı ile ilişkili olduğunu tespit etmişlerdir. Araştırmacılar, çalışmalarında üniversite öğrencilerinin beyin aktivitesini ölçmüşler ve daha büyük ERN’ye sahip öğrencilerin de daha iyi notlara sahip olma eğiliminde olduklarını tespit etmişlerdir. Ancak güçlü bir ERN’ye sahip olmak her zaman iyi bir şey değildir. Daha kaygılı insanlar daha güçlü ERN’lere sahip olma eğilimindedir ve hatalara karşı çok güçlü beyin tepkileri, gelişmiş odaktan ziyade artan dikkat dağınıklığı ile ilişkilidir. Eğer ERN beynin tepki verdiğini ve hatalara tepki verdiğini gösteriyorsa, o zaman gerçekten güçlü bir ERN, beynin gereğinden fazla hata yaparak daha fazla üzgün ve alarma geçmesi olabilir.

Yaş İlerledikçe Hata Sinyalleri Nasıl Değişir?

Çocukluk ve ergenlik döneminde, vücut birçok fiziksel değişimden geçer, ancak aynı zamanda nasıl düşündüğü, hissettiği, davrandığı ve motivasyonlarında da birçok değişiklik oluşur. Hayatta karşılaşılan daha büyük sorumluluklar ve beklentilerle birlikte bu değişiklikler, ihtiyaç duyulan sosyal ve akademik becerileri öğrenmek için tekrar tekrar deneme yanılma gerektirmektedir.

Çalışmalar, ERN’nin yaşla birlikte değiştiğini, yetişkinlerin ve daha yaşlı gençlerin çocuklara kıyasla daha güçlü ERN sinyallerine sahip olduğunu göstermektedir. ERN’nin çocukluk ve ergenlik döneminde gücünün artması muhtemelen beynin gelişimiyle ilgilidir. Beynin farklı bölümleri farklı hızlarda gelişir. Bazı beyin bölgeleri geç çocukluk döneminde tamamen olgunlaşırken, diğerleri yetişkinliğe doğru gelişmeye devam eder. ERN’yi üreten singulat korteks, 20’li yılların sonlarına kadar gelişmeyi durdurmaz. Diğer bir deyişle, hatalardan öğrenmek için önemli olan beynin bir kısmının gelişmesi, beynin diğer birçok kısmına kıyasla gerçekten çok uzun zaman alır.

Hatalar yapmak bazen can sıkıcı ve sinir bozucu olabilir. Bununla birlikte, hatalardan ders almak çok önemlidir, böylece yanıtlar düzeltebilir ve bir dahaki sefere aynı hatalar yapılmaz. Beyin, hatalara karşı çok hassastır ve hata yapıldığında, ERN adı verilen belirli bir elektriksel aktivite üretir. Bu hata sinyali kişinin hata yaptığı zaman, daha farkına bile varmadan oluşur ve yaşlandıkça daha güçlü hale gelir. Ayrıca güçlü ERN etkinliğine sahip olan kişilerin okulda, üniversitede, işte daha iyi performans gösterdiği tespit edilmiştir. Beynin hatalara nasıl tepki verdiğine dair hala bilinmeyen çok şey vardır. ERN hakkında daha fazla araştırma yapmak, bu gizemlerin bazılarını çözmeye yardımcı olabilir.

Kaynakça:
https://www.webmd.com/brain/news/20071206/how-the-brain-learns-from-mistakes
http://sciencemission.com/site/index.php?page=news&type=view&id=health-science%2Fhow-the-brain-learns
https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/frym.2020.00080

Beyin Hatalarından Nasıl Öğrenir? yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.bilgibizde.net/yasam/beyin-hatalarindan-nasil-ogrenir.html/feed 0
Temel Duygular, Farklı Duygu Türleri Ve İnsan Davranışlarına Etkisi https://www.bilgibizde.net/yasam/temel-duygular-farkli-duygu-turleri-ve-insan-davranislarina-etkisi.html https://www.bilgibizde.net/yasam/temel-duygular-farkli-duygu-turleri-ve-insan-davranislarina-etkisi.html#respond Tue, 19 May 2020 11:56:27 +0000 http://www.bilgibizde.net/?p=2415

İnsanların başkalarıyla nasıl yaşadığını ve etkileşim kurduğunu etkileyen birçok farklı duygu türü vardır. İnsanlar bazen bu duygular tarafından yönetiliyor gibi görünebilir, seçimleri, eylemleri ve sahip olduğu algıları her an yaşadıkları duygulardan etkilenir.

Temel Duygular, Farklı Duygu Türleri Ve İnsan Davranışlarına Etkisi yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>

İnsanların başkalarıyla nasıl yaşadığını ve etkileşim kurduğunu etkileyen birçok farklı duygu türü vardır. İnsanlar bazen bu duygular tarafından yönetiliyor gibi görünebilir, seçimleri, eylemleri ve sahip olduğu algıları her an yaşadıkları duygulardan etkilenir. Psikologlar ve akademisyenler, insanların deneyimlediği farklı duygu türlerini tanımlamaya çalışmışlardır. Bu duygu türlerinin sınıflandırılması ve açıklanması için farklı teoriler ortaya çıkmıştır. 1970’lerde psikolog Paul Eckman, tüm insan kültürlerinde evrensel olarak deneyimlendiğini öne sürdüğü altı temel duyguyu tanımlamıştır. Tanımladığı duygular mutluluk, üzüntü, korku, tiksinti, öfke ve şaşkınlıktır. Daha sonra temel duygular listesini gurur, utanç, mahcubiyet ve heyecan gibi şeyleri içerecek şekilde genişletmiştir. Temel duygular doğuştan gelir ve evrenseldir, otomatiktir ve hızlıdır, hayatta kalma değeri olan davranışları tetikler.

Farklı Duyguların Birleşmesi

Tıpkı farklı tonları oluşturmak için farklı renklerin karıştırılması gibi duygular da farklı duyguları oluşturmak için bir araya getirilebilir. Bu teoriye göre, daha temel duygular yapı taşları gibi davranır. Daha kompleks, bazen karma duygular, bu temel duyguların karışımlarıdır. Örneğin, güven ve neşe gibi birtakım temel duygular, aşk gibi daha büyük bir duygu yaratmak için birleşebilir fakat birçok karmaşık duygu daha temel olanlara dönüştürülemez ve teori, bebeklerin ve hayvanların neden karmaşık duyguları paylaşmadıklarını yeterince açıklamaz. Bunun yerine, karmaşık duygular temel duygu ve bilişlerin bir karışımı olabilir. Dahası, temel duyguların kendileri de oldukça karmaşık bilişlerden kaynaklanabilir.
Şimdi altı temel duyguya daha yakından bakıp insan davranışlarının bunlardan nasıl etkilediğini açıklamaya çalışalım.

Mutluluk

Büyün farklı duygu türleri içinden insanlar en fazla mutluluk için çaba harcar. Mutluluk genellikle memnuniyet, neşe, haz, tatmin ve esenlik duygularıyla karakterize edilen hoş bir duygusal durum olarak tanımlanır. Pozitif psikoloji olarak bilinen psikoloji dalı da dahil olmak üzere bir dizi disiplin içinde mutluluk üzerine yapılan araştırmalar 1960’lardan beri önemli ölçüde artmıştır. Mutluluk bazen beden dili, gülümseme gibi yüz ifadeleri ve hoş bir ses tonuyla ifade edilir.
Mutluluk temel duygulardan biridir, ancak mutluluk yaratan şeyler büyük ölçüde kültürden etkilenir. Bu, mutluluğa katkıda bulunan şeyleri anlamayı zorlaştırır, çünkü farklı insanlar farklı şeylerden etkilenir. Örneğin, popüler kültür etkileri, bir ev satın almak veya yüksek ücretli bir işe sahip olmak gibi belirli şeylere ulaşmanın mutlulukla sonuçlanacağını vurgulama eğilimindedir. Mutluluğa gerçekte neyin katkıda bulunduğunun gerçekleri genellikle çok daha karmaşık ve daha yüksek oranda kişiselleştirilmiştir. Uzun bir süreden beri insanlar mutluluk ile sağlık arasında bağlantı bulunduğuna inanmakta, araştırmalar fiziksel ve zihinsel sağlık üzerinde mutluluğun rol oynadığı fikrine destek vermektedir. Mutluluk, artan evlilik memnuniyeti, artan maaşlar ve hoş bir çalışma ortamı gibi çeşitli sonuçlarla ilişkilendirilebilir. Tersine, mutsuzluk anksiyete, stres, yalnızlık, depresyon ve daha fazlası gibi çeşitli şeylerle ilişkilendirilebilir.

Üzüntü

Hüzün veya üzüntü genellikle keder, hayal kırıklıkları, ilgisizlik, umutsuzluk, uyuşukluk, ağlama, başkalarından uzaklaşma ve düşük bir ruh hali ile karakterizedir. Bütün insanlar diğer duyguları yaşadığı gibi yeri geldiğinde üzüntü duygusunu da yaşayabilir. Bazen hüzünlü veya üzüntülü dönemler uzun sürebilir ve şiddetli olabilir, bu da kişileri depresyona sürükleyebilir.

Üzüntünün şiddeti ve türü nedenlerle bağlantılı olarak değişebilmektedir ve insanlar üzüntüyle farklı şekillerde baş edebilir. Üzüntü, insanları diğer insanlardan uzak tutabilir ve hatta yaşam hakkında olumsuz düşüncelere sahip olmalarına neden olabilir. Bu davranışlar üzüntü duygusunu şiddetlendirebilir ve duygunun süresini artırabilir.

Korku

Korku güçlü duygulardan olup hayatta kalabilmeyi sağlar. Bir tehlike ile karşılaşıldığı ve korku yaşandığı zaman, ya savaş veya kaç adlı tepki yaşanır. Kaslar gerginleşir, kalp atış hızı ve solunum artar ve zihin uyanık kalır, vücut ya tehlikeden kaçmaya ya da durup savaşmaya hazırlanır. Bu tepkiler, kişilerin çevredeki tehditlerle baş etmeye hazır olmasını sağlar. Korku ifadeleri arasında kaçma veya tehditlerden saklanma girişimleri, çeneyi geri çekme veya gözleri fal taşı gibi açma gibi yüz ifadeleri ve artan kalp atış hızı gibi fizyolojik reaksiyonlar bulunur.

Her insan korkuyu aynı biçimde yaşamaz. Bazı insanlar korkuyu tetikleyebilecek belirli nesnelere karşı daha hassas olabilir ve bazı durumların veya nesnelerin korku duygusunu tetikleme olasılığı daha yüksek olabilir. Korku, acil tehdit ya da tehlike durumlarına karşı verilen duygusal bir tepkidir. Beklenen veya potansiyel tehlikeler hakkındaki düşüncelere de benzer tepkiler geliştirilebilir. Örneğin, sosyal durumlardan beklenen bir korku sosyal kaygı şeklinde belirir. Bunun yanısıra bazı kişiler aslında korkuya neden olan durumları özellikle ararlar. Ekstrem, bol adrenalin salgılatan spor çeşitleri ve başka heyecan veren durumlar korku yaratabilir fakat bazı kişiler bu tür duygulardan keyif alır. Korku yaratan bir duruma sıkça maruz kalmak, aşinalık ve alışmaya sebep olabilir, bu da endişe ve korku duygularını azaltabilir. Korkuları azaltmaya çalışan, hastaları güvenli ve kontrollü olarak korktukları durumlara maruz bırakan bazı terapiler bu esasa dayanır. Böylece bir süre sonra korku duygusu azalır.

İğrenme

İğrenme, Eckman tarafından tanımlanan altı temel duygunun bir diğeridir. Bu, tiksinti yaratan şeylerden uzaklaşmak, üst dudağı kıvırmak, burnu kırıştırmak gibi yüz ifadeleri ve öğürme veya kusma gibi fiziksel tepkiler gibi çeşitli şekillerde gösterilebilen bir duygudur. Hoş olmayan koku, görüntü veya tat gibi farklı şeyler tiksintiye neden olabilir. Uzmanlar bu duygunun zararlı veya ölümcül olabilecek yiyeceklere tepki olarak geliştiğine inanmaktadır. Örneğin, insanların bozulmuş yiyecekleri kokladığında veya tattığında tiksinmesi tipik bir tepkidir. Kötü hijyen, enfeksiyon, kan, çürüme ve ölüm de iğrenme tepkisini tetikleyebilir. Bu, vücudun bulaşıcı hastalıklar taşıyabilecek şeylerden kaçınmasının yolu olabilir. İnsanlar, ahlaksız, nahoş veya kötü buldukları davranışlarda bulunan diğer insanları gözlemlediklerinde de ahlaki tiksinti yaşayabilir. Kuruluşlardaki patronlar ile çalışanlar arasındaki ilişkiler de diğer çalışanlar için iğrenç olabilir.

Öfke

Bu duygu çok güçlüdür ve başkalarına karşı ajitasyon, düşmanlık, husumet ve hayal kırıklığı duyguları ile karakterizedir. Öfke, vücutta bir savaş veya kavga et tepkisini tetikleyebilmesi açısından korkuya benzer. Tehditler öfke duygusu yaratabilir ve tehlikeden uzak durmaya veya kişinin kendini korumak için savaşmasına neden olabilir. Bir tehdit öfke duygusu yarattığında kişiler tehlikeyi savuşturmaya ve kendini korumaya meyilli olabilir. Öfke, birinden uzaklaşmak gibi beden dili, ters ters bakmak veya kaşlarını çatmak gibi yüz ifadeleri, bağırmak veya kaba konuşmak gibi ses tonu, kızarma veya terleme gibi fizyolojik bir tepki ve tekmeleme, vurma veya eşyaları fırlatma gibi saldırganlık yoluyla gösterilebilir. Öfke, bir kuruluştaki çalışanların üretkenliğini olumsuz yönde etkileyebilir.

Öfke genel olarak olumsuz duygulardan biri olsa da bazen iyi olabilir. Bir ilişkideki ihtiyaçların netleştirilmesine yardımcı olurken kişileri yapıcı olmaya, çözüm bulmaya ve harekete geçmeye motive edebilir. Öfke aşırı olursa, tehlikeli, sağlıksız veya başkaları için zararlı şekillerde ifade edilirse bir soruna dönüşebilir. Kontrolsüz öfke hızla saldırganlığa, tacize veya şiddete dönüşebilir. Bu çeşit duygular zihinsel ve fiziksel sonuçlar doğurabilir. Kontrol edilmeyen öfke mantıklı kararlar vermeyi zorlaştırabilir ve hatta fiziksel sağlığı etkileyebilir. Öfke, kalp ve damar hastalıkları, diyabet, agresif araç kullanma, alkol tüketme ve fazla sigara içme gibi risk oluşturan davranışları da beraberinde getirir.

Şaşkınlık

Şaşkınlık, Eckman tarafından tanımlanan altı temel insan duygusunun bir diğeridir. Şaşkınlık ya da hayret duygusu genellikle oldukça kısadır ve beklenmedik bir şeyi takip eden fizyolojik bir irkilme tepkisi ile karakterize edilir. Bu tür duygular olumlu, olumsuz veya nötr olabilir. Örneğin bir kişinin bir ağacın arkasından atlaması ve gece arabasına yürüyen bir kişiyi korkutması hoş olmayan bir şaşkınlık yaratır. Eve dönen bir kişinin, doğum gününü kutlamak için toplanan arkadaşlarıyla karşılaşması bir şaşkınlık ya da sürpriz örneğidir. Şaşkınlık, dövüş veya kaç tepkisini tetikleyebilecek bir duygu türüdür. İnsanlar ürktüklerinde vücudu savaşmaya veya kaçmaya hazırlamaya yardımcı olan bir adrenalin patlaması yaşayabilir. Şaşkınlık, gözlerin kocaman açılması, kaşların kaldırılıp ağzın açılması gibi yüz ifadeleri ile karakterize edilebilir. Şaşkınlık, sıçrama gibi fiziksel tepkilerle ve nefes nefese kalma, çığlık atma ve bağırma gibi sözlü tepkilerle de karakterize edilebilir. Sürprizler insan davranışları üzerinde birçok önemli etkiye sahip olabilir. Haberlerdeki şaşırtıcı, olağandışı olaylar kişilerin hafızasında diğer olaylardan daha çok öne çıkmaya eğilimlidir. Araştırmalar ayrıca, insanların şaşırtıcı argümanlardan daha fazla etkilenme eğiliminde olduklarını ve şaşırtıcı bilgilerden daha fazlasını öğrendiklerini göstermiştir. Bir kuruluştaki olumlu sürprizler ya da şaşkınlıklar çalışanların verimliliklerini artırabilir.

Farklı Duygu Tipleri

Eckman’ın ortaya attığı teori, temel 6 duygunun dünyadaki tüm kültürlerde var olduğunu öne sürmektedir. Bununla birlikte, başka teoriler ve araştırmalar farklı duygu tiplerini ve sınıflandırılmasını keşfetmeye devam etmektedir. Eckman listesine sonradan bir dizi başka duygu eklemiştir fakat bu duyguların tamamının yukarıda açıklamaları yapılan 6 temel duygudan farklı olarak mutlaka bazı yüz ifadeleri ile kodlanamayacağını öne sürmüştür. Daha sonra tanımlanan duygulardan bazıları şunlardır:

  • Eğlenme
  • Aşağılama
  • Hoşnutluk
  • Sıkıntı
  • Heyecan
  • Suç
  • Utanç
  • Başarıyla gurur duyma
  • Rahatlama
  • Memnuniyet

Farklı Duygu Teorileri

Psikolojideki pek çok kavramda görüldüğü gibi, teorisyenler arasında duyguların sınıflandırılması ve esasen ne oldukları konusunda fikir birliği yoktur.

Eckman’ın ortaya attığı teori iyi bilinse de başka teorisyenler insanların deneyimlediği duyguların neler olduğuna dair farklı fikirler öne sürmüşlerdir. Örneğin, bazıları temel duyguların 2 ya da 3 tane olduğunu, diğer bazıları da duyguların hiyerarşisi olduğunu öne sürmüşlerdir. Aşk, şaşkınlık, neşe, üzüntü ve öfke gibi birincil duygular sonradan ikincil duygulara ayrışabilir. Örneğin aşk, özlem ve sevgi gibi ikincil bazı duygulara bölünür. Hatta ikincil duyguların üçüncül duygulara da bölünebileceği söylenir. Sevginin ikincil duygusu ilgilenme, sevme, hassasiyet ve şefkat gibi üçüncül duyguları barındırabilir. Daha yakın tarihli bir araştırma, hepsi birbiriyle son derece bağlantılı minimum 27 tane farklı duygunun olduğunu göstermektedir. 800’ü aşkın erkeğin 2000’i aşkın video klip izlediğinde verdiği tepkiler analiz edildikten sonra, duyguların oluşma biçimini aralarındaki ilişkiyi gösterebilmek için etkileşim haritaları oluşturulmuştur. Araştırmacılar yüzlerce kişinin izlediği videolara yanıt olarak duygularını güvenilir, doğru biçimde bildirme şeklini açıklamak için altı temel duygudan daha fazlasının, farklı boyutlarda 27 duygunun gerektiğini görmüştür.

Duygular, günlük hayatta başkalarıyla etkileşimin nasıl kurulduğunu etkilemekten, alınan kararların etkilenmesine kadar insanların hayatlarını yaşamasında kritik role sahiptir.

Bazı farklı duygular iyi anlaşılırsa bu duyguların nasıl ifade edileceği ve davranışlar üzerindeki etkisi daha derin bir şekilde hissedilir. Yaşanan pek çok duygu, duyguları zenginleştirebilecek ince farklara sahiptir ve karmaşıktır.

Kaynakça:
https://www.verywellmind.com/an-overview-of-the-types-of-emotions-4163976
https://www.psychologytoday.com/us/blog/hide-and-seek/201601/what-are-basic-emotions
https://www.business2community.com/workplace-culture/the-different-types-of-emotions-and-how-they-impact-human-behavior-02263872
https://aklinizikesfedin.com/temel-duygular-ozellikleri-ve-islevleri/

Temel Duygular, Farklı Duygu Türleri Ve İnsan Davranışlarına Etkisi yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.bilgibizde.net/yasam/temel-duygular-farkli-duygu-turleri-ve-insan-davranislarina-etkisi.html/feed 0
Koronavirüsten En Çok Etkilenen Akciğerlerimiz Nasıl Çalışıyor? https://www.bilgibizde.net/yasam/koronavirusten-en-cok-etkilenen-akcigerlerimiz-nasil-calisiyor.html https://www.bilgibizde.net/yasam/koronavirusten-en-cok-etkilenen-akcigerlerimiz-nasil-calisiyor.html#respond Tue, 21 Apr 2020 04:43:55 +0000 http://www.bilgibizde.net/?p=2408

Akciğerler, insan vücudundaki solunum sistemi organları içinde en önemli olanıdır. Yeni tip koronavirüs (COVİD-19) hastalığından en çok etkilenen organ akciğerlerdir. İnsan dışında omurgalı hayvanların birçoğunda da akciğerler solunum organı görevini yerine getirirler.

Koronavirüsten En Çok Etkilenen Akciğerlerimiz Nasıl Çalışıyor? yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Akciğerler, insan vücudundaki solunum sistemi organları içinde en önemli olanıdır. Yeni tip koronavirüs (COVİD-19) hastalığından en çok etkilenen organ akciğerlerdir. İnsan dışında omurgalı hayvanların birçoğunda da akciğerler solunum organı görevini yerine getirirler. Soluk alındığı zaman burun ile ağızdan giren hava, önce nefes borusunda, sonra da bronşlardan geçerek akciğerlere ulaşır. Toplardamarlar ile gelen karbondioksit miktarı fazla olan kirli kan burada temizlenir.

Göğüs boşluğunda yer alan ve göğüs kafesi vasıtası ile korunan akciğerlerin etrafı, yine koruyucu olan akciğer zarı (plevra) ile sarılmıştır. Dünyaya yeni gelen bir bebeğin akciğerlerinin rengi parlak pembedir; daha sonra zamanla grileşmeye başlar. Yaşı ilerledikçe de koyulaşarak, sonunda neredeyse tamamen siyah bir renge döner. Bu koyulaşmaya, solunum ile alınan havadaki tozlar ve diğer maddeler yol açar. Şehirlerde yaşayan kimselerin ve sigara içenlerin akciğerleri, havası temiz olan yerlerde yaşayanlara ve sigara içmeyenlere göre daha koyu renktedir.

Sağ Akciğer Daha Büyüktür

Akciğerlerin yapıları süngerimsi ve esnektir. Biri sağda, biri de solda olmak üzere iki adettir. Sağ akciğer lob ismi verilen üç parçadan oluşur. Sol akciğerin ise bir parçası eksiktir, iki lobtan meydana gelir. Eksik olan bu parçanın yerine kalb yerleşmiştir. Bunun için de sağ akciğer, sol akciğere nazaran büyüktür. Yetişkinlerde sağ akciğer yaklaşık 700 gram, sol akciğer ise yaklaşık 600 gramdır.

Akciğerlerin iç yüzlerinde bulunan giriş yerlerinden (hiluslarından); atardamarlar, toplardamarlar, akkan (lenf) damarları ve bronşlar çıkar. Akciğerlere giren bu bronşlardan, sağdaki üç, soldaki ise iki kola ayrıldıktan sonra loblara yönelir. Bunlar da birçok dalcıklara ayrıldıktan sonra lobçuklara ulaşırlar.

Akciğerler ortalama 1 santimetreküp hacmindeki birçok parçacıklardan oluşur. Altıgen şeklinde olan bu parçalara lobçuk (lobulus) ismi verilir. Sağ akciğerde yaklaşık 800 tane, sol akciğerde ise 700 kadar lopçuk bulunur. Herbiri 1 santimetre çapındadır. Lopçuğa gelen bronş dalcığı burada birçok bronşcuklara ayrılır. Bu bronş dalcıkları, üzüm salkımına benzeyen hava peteklerinde biter. Her petek, üzüm taneleri şeklinde “alveol” ismi verilen keseciklerden oluşur. Alveoller, hava ile temas edebilen 55-100 metrekarelik bir alan oluştururlar.

Temiz ve Kirli Kan Nedir?

Nefes alıp verme işinde akciğerlerin vazifelerine gelince, nefes alındığında, hava ağızdan ve burundan girer. Yutak, gırtlak, nefes borusu ile bronşlardan geçerek buralardan akciğer keseciklerine (alveollere) gider. Bu keseciklerin görevi, vücutda bulunan metabolizmanın artık ürünü olarak meydana çıkan karbondioksiti temizlemektir. Karbondioksit, dokulardan akciğere kadar, alyuvarların üzerinde ve kanda erimiş bir şekilde gelir. Alveollerde nefes alma esnasında, karbondioksit havaya geçer; temiz havadan alyuvarlara da oksijen geçer. Bundan sonra nefes vermeyle akciğerde karbondioksit oranı artmış olan hava atılır, yeni bir nefesle temiz hava alınır. Sonra oksijenlenmiş kan, vücudun diğer bölümlerine akar. Alyuvarlar, dokularda oksijeni bırakıp karbondioksidi aldıktan sonra toplardamar tarafına yönelir. Bu, kılcal damarlar ağı yani “kapiller ağ” vasıtasıyla olur. Halk arasında, aslında yanlış bir tabir olmakla beraber, oksijenlenmiş olan kana temiz kan; oksitli kana da kirli kan demek âdet haline gelmiştir.

Akciğerlerin toplam hacmi kişiden kişiye değişse de, tamamıyla şişmiş durumdaki bir akciğerin hacmi, yetişkin insanlarda ortalama 6500 santimetreküptür. Bu hacimdeki havanın tamamı nefes verme ile bir defada atılamaz. Yetişkin insanlarda en derin bir şekilde alınan nefes esnasında çıkarılan ortalama hacim 3500 santimetreküp civarındadır. Bu hacme “soluk verme hacmi” ismi verilir. Normal alınıp verilen bir nefeste ortalama 500 santimetreküp hava alınıp verilebilir.

Normalde bir kimse bir dakikada 12-14 kez nefes alıp verebilir. Bu kadar sürede 6-7 litre civarında hava teneffüs eder. Nefes alıp verme hareketleri, istek dışı yapılan, otomatikleşmiş hareketlerdir. Ama istekle de solunum durdurulup başlatılabilir. Soluk alma, balonun üfleyerek şişirilmesindeki gibi aktiftir, diğer bir deyişle enerji kullanarak gerçekleştirilir. Nefes verme işi ise, balonun sönmesinde olduğu gibi pasiftir. Solunum hareketlerinde kaburgalar arası kaslar ile diyafram kası işlev görür. Diyafram kası başta gelen solunum kasıdır, ayrıca göğüs boşluğunu kişinin karın boşluğundan ayıran yassı kubbe şeklindeki kastır. Diyafram kasıldığında aşağı doğru geçer, aynı zamanda kasılan kaburgalararası kaslar ise göğüs kafesini yükseltir. Bu şekilde göğüs kafesi yavaş yavaş genişler, hava akciğerleri doldurur. Solunum yollarının ve akciğerlerin astım, bronşit, akciğer kanseri ve zatürre gibi çok çeşitli hastalıkları vardır.

Kaynakça:

Genel Kültür Ansiklopedisi

Koronavirüsten En Çok Etkilenen Akciğerlerimiz Nasıl Çalışıyor? yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.bilgibizde.net/yasam/koronavirusten-en-cok-etkilenen-akcigerlerimiz-nasil-calisiyor.html/feed 0
Koronavirüs ile Mücadelede Meyan Kökü Yardımcı Olabilir mi? https://www.bilgibizde.net/yasam/koronavirus-ile-mucadelede-meyan-koku-yardimci-olabilir-mi.html https://www.bilgibizde.net/yasam/koronavirus-ile-mucadelede-meyan-koku-yardimci-olabilir-mi.html#respond Wed, 08 Apr 2020 04:40:29 +0000 http://www.bilgibizde.net/?p=2405

Meyan kökü çoğunlukla lezzeti ve şekerle ilişkisi ile bilinir. Bununla birlikte, bu bitki kökü uzun zamandır geleneksel bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Şimdi, araştırmacılar meyan kökü bileşiklerinin belirli enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olabileceğini tespit etmeye çalışmaktadırlar.

Koronavirüs ile Mücadelede Meyan Kökü Yardımcı Olabilir mi? yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Meyan kökü çoğunlukla lezzeti ve şekerle ilişkisi ile bilinir. Bununla birlikte, bu bitki kökü uzun zamandır geleneksel bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Şimdi, araştırmacılar meyan kökü bileşiklerinin belirli enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olabileceğini tespit etmeye çalışmaktadırlar. Ve merak edilen konu meyan kökünün mevcut koronavirüs salgını ile de mücadele yardımcı olup olmadığı konusudur.

Bu makale bilgilendirme amaçlıdır ve mevcut koronavirüs salgını devam eden bir olgu olduğu için yeni bilgilerin çıkması bazı ayrıntıları değişebilir. Genel olarak bakıldığı zaman şu an için COVID-19’a karşı alınabilecek en iyi tedbir sosyal mesafeyi korumak, el hijyeni ve yüze dokunmaktan kaçınmaktır.

Meyan Kökünün COVID-19 Salgınında Bir Faydası Olur mu?

Meyan kökü veya meyankökü, genellikle tatlı lezzeti için kullanılan Glycyrrhiza glabra bitkisinin kökünü ifade etmektedir. Bu bitki kökü, sindirim sorunları, öksürük, menopoz semptomları ve enfeksiyonlara yardımcı olduğuna inanılan birçok geleneksel bitkisel ilaçta da kullanılır. Araştırmaya göre, araştırmacılar meyan kökü içindeki aktif bileşiklerin antiviral özelliklere sahip olabileceğini bulduklarından bu iddialarda bir geçerlilik olabilir. Hala meyan kökünün devam eden COVID-19 salgını önleme veya tedavi yardımcı olabilir kanıt yoktur. Bununla birlikte, çalışmalar meyan kökü yeni koronavirüs ile yakından ilişkili virüslere karşı antiviral aktiviteye sahip olabileceğini göstermektedir, bu da onu gelecekteki araştırmalar için ilginç bir aday haline getirmektedir.
Bu yazıda meyan kökü ve bağışıklık sistemi arasındaki bağlantıya odaklanmaktadır. Meyan kökü çeşitli enfeksiyon türlerine karşı savaşmaya yardımcı olabilir, ancak mevcut COVID-19 pandemisi üzerindeki etkisi henüz çalışılmamıştır.

Meyan Bağışıklık Sistemine Nasıl Yardımcı Olur?

Meyan içindeki ana aktif bileşiklerden biri, antiviral özellikler de dahil olmak üzere vücutta çeşitli etkilere sahip olan glisirizindir. Araştırmaya göre, glisirizin de dahil olmak üzere, çeşitli mekanizmalarla enfeksiyonlarla mücadele yardımcı olabilir:

  • Virüslerin enfekte olmuş hücrelerden salınma yeteneğine müdahale etmek
  • Virüs gen ekspresyonunu inhibe etme
  • T hücrelerinin gelişimini aktive etme

Meyan, aynı zamanda, metakolcone A, liquiritigenin ve glabridin gibi antimikrobiyal özelliklere sahip olabilen biyolojik olarak aktif başka birçok bileşik içerir.

Glisirrizin Toksisitesi

Glisirrizin meyan kökü antiviral etkilerinin çoğundan sorumlu olsa da, bu bileşik aynı zamanda birkaç yan etki ve güvenlik endişesiyle de ilişkilidir. Çok miktarda meyan kökü veya uzun süreli kullanım, yüksek tansiyona ve düşük potasyum seviyelerine neden olabilir, bu da kalp ve kas sorunlarına neden olabilir. Hamilelik sırasında meyan kökü tüketmenin çocuklarda gelişimsel sorunlara yol açabileceğine dair bazı kanıtlar da vardı. Deglisirrizinleştirilmiş meyan kökü adı verilen meyan kökü ürünleri, glisirizin içeriği giderilmiş. Bu yan etkileri azaltabilir, ancak antiviral aktiviteyi de azaltabilir.

Enfeksiyonlar için Meyan Kökü

Koronavirus enfeksiyonları
Yeni koronavirüs salgını için meyan kökü kullanımı araştırılmamıştır, ancak daha önceki çalışmalar yakından ilişkili virüsler üzerindeki etkilerini incelemiştir.Böyle bir virüs, 2002-2003 yıllarında SARS salgından sorumlu olan başka bir tür koronavirüs olan SARS-CoV-1’dir. Bir çalışmada glisirizin, SARS hastalarından izole edilen SARS-CoV-1 örneklerinin replikasyonunu bloke edebildiğini bulmuştur. Bununla birlikte, bu sonucun sadece izole edilmiş test tüpü deneylerinde gözlemlendiğini belirtmek önemlidir. Meyan kökü gerçek insan vücudunda aynı etkilere sahip olup olmayacağını söylemek imkânsızdır. Bir hücre çalışmasına göre, glisirrizin (meyan kökü bir bileşeni), mevcut koronavirüs salgını ile ilişkili bir tür koronavirüs olan SARS-CoV-1’in viral büyümesini engelleyebilir.

Diğer enfeksiyon tipleri
28 hasta üzerinde yapılan küçük bir randomize klinik çalışma, maoto (meyan kökü içeren bitkisel bir ürün) etkilerini, grip (grip) tedavisinde ve önlenmesinde yaygın olarak kullanılan iki ilaç olan oseltamivir ve zanamivir ile karşılaştırmıştır. Araştırmacılar maoto bitkisel ürününün grip semptomlarını tedavi etmek ve viral aktiviteyi azaltmak için oseltamivir ve zanamivir kadar etkili olduğunu bulmuşlardır. Aksine, solunum yolu enfeksiyonu olan 70 hastanın başka bir çalışması, Kikyo-to adı verilen meyan kökü içeren farklı bir bitkisel ürünün boğaz ağrısı semptomlarını hafifletmede etkili olmadığını göstermiştir.
Bazı klinik çalışmalar ayrıca enjekte edilebilir bir glisirizin formunun hepatit C ve B hastalarında karaciğer hasarı için belirteçleri azaltabileceğini düşündürmektedir. Hayvanlar ve hücrelerdeki araştırmalara göre, meyan kökü birçok ek virüs türüne karşı antiviral aktiviteye sahip olabilir, örneğin:

  • Domuz üreme ve solunum sendromu virüsü (PRRSV)
  • El-ayak-ağız hastalığına neden olan virüsler
  • İnsan solunum sinsityal virüsü (HRSV)
  • Rotavirüs
  • İnfluenza virüsü A2 (H2N2)
  • İnfluenza A (H3N2)

İnsan çalışmalarının sınırlı olduğunu ve sıklıkla bitkisel bitkisel ürünler veya enjekte edilebilir formülasyonlar kullandığını ve bu bulguların meyan kökü ek formlarına uygulanmasını zorlaştırdığını belirtmek önemlidir.

Akciğer Fonksiyonu İçin Meyan Kökü

Potansiyel antiviral etkilerinin ötesinde, meyan kökü de akciğer sağlığı üzerinde yararlı etkilere sahip olabilir. Örneğin, solunum yolu enfeksiyonu olan 46 çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada, meyan kökü içeren bitkisel bir karışımın gece boyunca öksürük ve uyanışları azaltabildiği bulunmuştur. Kronik öksürüğü olan 70 hastanın başka bir çalışmasına göre, meyan kökü pastili (bir tür şeker) plaseboya kıyasla öksürüğü önemli ölçüde azaltabilmiştir. Hayvan çalışmaları, meyan kökü akciğer hasarına karşı koruyabildiğini ve astımlı farelerde hava yolu inflamasyonunu azaltabileceğini göstermektedir.

Dozaj

Meyan kökü almadan önce doktorunuzla konuşun. Mevcut ilaçlarınız veya sağlık durumlarınızla ciddi etkileşimler olabilir. Uzun süreli kullanım ve yüksek miktarda meyan tüketimi ciddi yan etkilere neden olabilir. Meyan kökü üzerinde yapılan klinik çalışmaların büyük bir kısmı, çeşitli bitkisel karışım ürünlerinin bir bileşeni olarak çalışarak ideal bir dozu tanımlamayı zorlaştırmıştır. Meyan kökü almaya karar verenler için, glisirrizin alımınızı sınırlamak önemlidir. Bazı çalışmalara göre, günlük glisirhizin alımı vücut ağırlığının 0.2 mg/kg’ı geçmemelidir.

Meyan kökü genellikle tatlı lezzeti için kullanılır, ancak aynı zamanda çeşitli sağlık yararları da olabilir. Meyan kökü, mevcut koronavirüs salgını ile yakından ilişkili virüsler de dahil olmak üzere belirli enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olabileceğine dair bazı kanıtlar vardır. Bununla birlikte, insanlarda araştırma sınırlıdır ve genellikle meyan kökünün yanı sıra birkaç farklı bitkisel bileşen içeren ürünler içerir ve bu da gerçek etkisini değerlendirmeyi zorlaştırır. Şimdilik, COVID-19’a karşı alabileceğiniz en iyi önleyici tedbirler, sosyal uzaklaşma, el yıkama ve yüze dokunmaktan kaçınmayı içeren standart önlemlerdir.

Kaynakça:
lifeandthyme.com
owlchemy.co.uk
pantagraph.com

Koronavirüs ile Mücadelede Meyan Kökü Yardımcı Olabilir mi? yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.bilgibizde.net/yasam/koronavirus-ile-mucadelede-meyan-koku-yardimci-olabilir-mi.html/feed 0
Korona Virüs Kapsamında İş Yerlerinde Alınması Gereken Önlemler https://www.bilgibizde.net/yasam/korona-virus-kapsaminda-is-yerlerinde-alinmasi-gereken-onlemler.html https://www.bilgibizde.net/yasam/korona-virus-kapsaminda-is-yerlerinde-alinmasi-gereken-onlemler.html#respond Mon, 23 Mar 2020 04:35:28 +0000 http://www.bilgibizde.net/?p=2402

Korona virüs, tüm dünyayı etkisi altına almış olan ve insanların sıklıkla yaşadığı soğuk algınlıkları, MERS-CoV ve SARS-CoV gibi daha önce yine dünyada meydana gelmiş çok ciddi çeşitli hastalıkları oluşturan bir virüs ailesinden gelmektedir. Maalesef ki daha önce insanlarda tanımlanabilen bir virüs olmadığından, korona virüsün oluşturduğu pandemiler önüne geçilmesi çok zor süreçler oluşturmaktadır. Bu nedenle, zorlu […]

Korona Virüs Kapsamında İş Yerlerinde Alınması Gereken Önlemler yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Korona virüs, tüm dünyayı etkisi altına almış olan ve insanların sıklıkla yaşadığı soğuk algınlıkları, MERS-CoV ve SARS-CoV gibi daha önce yine dünyada meydana gelmiş çok ciddi çeşitli hastalıkları oluşturan bir virüs ailesinden gelmektedir. Maalesef ki daha önce insanlarda tanımlanabilen bir virüs olmadığından, korona virüsün oluşturduğu pandemiler önüne geçilmesi çok zor süreçler oluşturmaktadır. Bu nedenle, zorlu mücadelede insanoğlunun eksik kaldığı noktalar bulunmaktadır. Ancak korona virüsler ile mücadele etmeyi öğrenmek çok önemlidir.

Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de korona virüs ile mücadele kapsamında önlemler oluşturulmakta ve her dönemde geçerliliğini sürdürebilecek önlemler alınmaktadır. Evlerde, iş yerlerinde, sokakta, kısacası her yerde çok dikkatli olunması ve önlemlerin eksiksiz yerine getirilmesi gereken pandemi süreçlerinde, özellikle de ekonomik kaygılar ve ülke ekonomilerinin sürekliliğinin sağlanabilmesi amacıyla çalışmayı sürdüren iş yerlerinde, iş sağlığı ve güvenliği kapsamında önlemler alınması hayati önem taşımaktadır.

İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarını iş yerlerinde yürüten İSG profesyonelleri, yani iş güvenliği uzmanları ve iş yeri hekimlerinin önerileri ışığında iş yerlerinde alınması gereken önlemler titizlikle uygulanmalıdır.

Bu önlemler kapsamında;

  1. İşyerlerinde öncelikli olarak sağlanması gereken ilk husus, sosyal mesafenin sağlanabilmesi için işletme içi düzenlemelere gidilmelidir. Bu hususta, çalışma yöntemleri gözden geçirilerek mümkün olduğunca sosyal mesafenin korunabileceği şekilde iş organizasyonu kurulmalıdır.
  2. Özellikle, çalışanların daha çok bir arada olduğu ve yakın temas kurduğu ara dinlenmeler ve yemek molaları süresince, yine sosyal mesafenin korunabilmesi için düzenlemelere gidilmelidir. Bu hususta, yemekhanelerde bulunan masa ve sandalyelerin sosyal mesafe kuralına uygun şekilde yerleştirilmesi ve çalışanların bu kurala uyacak şekillerde yemek yemelerinin sağlanması gerekmektedir.
  3. Çalışma alanı içerisinde birbiri ile temas halinde olabilecek çalışan sayısı olabildiğince asgari düzeyde tutulması sağlanmalı, yapılabildiği takdirde uzaktan çalışma programları tercih edilmelidir.
  4. Yemekhanelerde kullanılan çatal – kaşık – bıçak- kürdan – tuz – bardak vb. gibi mutfak gereçleri tek kullanımlık olmalı, mümkün olduğunca yemekler tek kullanımlık ve tek kişilik kumanya şeklinde verilmelidir.
  5. İşletme içi, yemekhane, tuvaletler, kısaca insanların kullanımda olduğu tüm her yerin temizliği ve hijyeni için ortam düzenli olarak dezenfekte edilmelidir.
  6. İşletme içerisindeki tüm çalışma alanları ve dinlenme noktalarının havalandırması düzenli şekilde yapılmalıdır.
  7. Çalışanlara pandemi koşulları, korona virüs ve korona virüslerin yayılımının engellenmesine ilişkin bilgilendirmelerin yapılmalıdır.
  8. İşletmedeki tüm ekranlı araçlar ve ekranlı araçların sıkça kullanımda olduğu mause, klavye gibi ekipmanları, aynı zamanda ortak kullanımda bulunan telefon, diyafon gibi ar araç gereçlerin temizliğinin sağlanabilmesi için mutlaka düzenli aralıklar ile dezenfekte edilmelidir.
  9. Pandeminin ilk zamanlarında hasta olmayan kişilerin maske takması, maskenin doğru kullanımında hastalık faktörlerini arttırma riski taşımaktadır. Ancak pandemi süresi uzadıkça, taşıyıcı sayısının artması ve her taşıyıcı kişide hastalık belirtilerinin görülmemesinden kaynaklı olarak, kimin hasta olduğu tam sayıyla belirlenememektedir. Böyle bir durumda, herkesin potansiyel hasta olduğu kabul edilerek, mutlaka maske takılmalı ve maskesiz kesinlikle çalışılmamalıdır.
  10. İşletmede asansör varsa, pandemi sürecinde mümkün mertebe asansör kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılması zorunlu hallerde, yine işletmedeki her alanda olduğu gibi, asansörlerde de sosyal mesafe kuralı gözetilmeli ve kişi sayısı ile kişilerin bulunduğu alan gözetimi yapılarak kullanılmalıdır.
  11. İşletme içerisinde hiç kimse, kesinlikle, birbiri ile tokalaşma, sarılma gibi sosyal mesafe kurallarını ihlal edecek davranışta bulunmamalıdır.
  12. Ellerin yıkanmasının önemi tüm çalışanlara detayları ile anlatılmalıdır. Korona virüs ile mücadelede en önemli faktörün normal bir sabunla sık sık ellerin yıkanması olduğu detayları ile belirtilmelidir. Eller yemek yemeden önce, tuvaletlerden sonra mutlaka yıkanmalıdır. Ayrıca, çıplak elle bir yerlere ya da işin gereği olarak malzemelere dokunulduğunda, kesinlikle eller yüz bölgesine götürülmemeli, yüzün herhangi bir alanına temas edilmemelidir. En kısa sürede eller yıkanmalıdır. Mümkün mertebe, sık sık ellerin yıkanabilmesi sağlanmalıdır. Eller yıkanırken, minimum 20 saniye boyunca bileklere kadar, el üstü ve ayasında sabun ve suyun temas etmediği yer kalmayıncaya kadar yıkanmalıdır. Mümkün mertebe, eller yıkandıktan sonra ortak havlu gibi malzemelere değil, tek kullanımlık havlular kullanılarak kurulanmalı ve kişisel hijyeni sağlayabilecek düzenlemeler yapılmalıdır.
  13. İşletme içerisinde çalışırken giyilen iş elbiseleri, kişisel elbiseler ile temas etmeyecek şekilde önlemler alınmalı ve ayrı ayrı şekilde saklanabilmesini mümkün kılan düzenlemeler yapılmalıdır.
  14. Çalışanların sıklıkla kullandığı ve ortak kullanımdan dolayı virüsün yayılması hususunda etkili olabilecek su sebilleri ile çay makinaları mümkün mertebe kullanılmamalıdır. Çalışanların su ihtiyaçları tek kullanımlı su şişesi vb. gibi malzemeler ile sağlanmalıdır.
  15. Çalışma ortamında yeterli sayıda çöp kutusu konulmalı, elle temas olmayacak şekilde çöp kutusu seçimi yapılmalıdır.
  16. Çalışanlar iş yerine geldiklerinde, işletmeye girerken parmak okuma sistemi vb. gibi temas yolu ile geçiş kontrol sistemi varsa, korona virüsün bulaşma riskini azaltabilmek adına kart okuma gibi temassız sistemlere geçilmeli, yapılamıyorsa geçici olarak bu sistemler kullanılmamalıdır.
  17. Çalışanlar işe geldiklerinde, işletmeye alınmadan önce temassız ateş ölçerler yardımıyla ateşlerinin ölçülmelidir. Mümkünse, çalışanların ateşlerinin kontrolünü kayıt altına alınmalıdır.
  18. Eğer ki çalışanlar içerisinde korona virüs belirtileri yani ateş, nefes darlığı, öksürük gibi şikayeti olanlar varsa, işletmeye alınmaması ve varsa iş yerinin sağlık personeline haber verilmesi, yoksa bir sağlık kuruluşuna yönlendirilmesi sağlanmalıdır.
  19. İşletme, çalışanlarına bir servis sağlamışsa, servis araçlarının hijyenine çok dikkat edilmelidir. Özellikle de işletme içinde olduğu gibi, çalışanların sık sık temas halinde olduğu yüzeyler ve servis araçlarının geneli temizlik ve hijyen kurallarınca sık sık kontrol edilmeli ve dezenfeksiyonu sağlanmalıdır.
  20. Servis araçlarının taşıma kapasitesi, normal dolmuş ve otobüslerde gerçekleştirildiği gibi, sosyal mesafe kuralları çerçevesince planlanmalıdır. Bu kapsamda, servis sayısının çoğaltılması ya da çalışanların taşınmasının farklı saat aralıklarına bölünmesi vb. gibi önlemler alınabilmektedir.
  21. Araca girerken el dezenfektanlarının hazır bulunması ve bu dezenfektanların çalışanlar tarafından kullanılması sağlanmalıdır.
  22. Seyahat süresince, işletme içerisinde olduğu gibi, araç içerisinde şoför ve tüm yolcular mutlaka cerrahi maske takmalıdır.
  23. Şehirler arası yolculukların yapılabildiği izinler kapsamında, yurtiçi seyahatlerden dönen çalışanlara sağlık kontrolü yapılmalı ve sağlık kontrolünde uygunsuzluk bulunmadığı takdirde iş başı yaptırılmalı, çalışma süresince çalışanın sağlık durumu gözlemlenmeli ve aksi bir durum olursa müdahale edilmelidir.
  24. Yurtdışı yolculukların yapılabildiği izinler kapsamında bir kişi yurtdışına gitmiş ve geri dönmüşse, dönen kişiler kesinlikle işe gitmemeli ve Sağlık Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu “14 Gün Kuralı”na uymalıdır.
  25. Kullanılan maske/eldiven tehlikeli atık statüsünde çöpe atılmalı ve özenle toplanmalı, atıklar ağzı kapalı ve hiçbir şey ile temas etmeyecek şekilde ayrılmalı ve tehlikeli atık statüsünde işletmeden gönderimi sağlanmalıdır.
  26. İşletmedeki çalışanlar içerisinde Covid-19 şüphesi olanlar varsa, derhal bu kişiler ile temas halinde olan diğer çalışanlar belirlenmeli, şüpheli çalışan ve temas ettiği diğer çalışanların bilgileri kayıt altına alınmalı ve mutlaka İl ya da İlçe Sağlık Müdürlükleri’ne yönlendirmesi yapılmalıdır.
  27. Toplantı ve eğitimler pandemi sonuna kadar ertelenmeli, yasal yükümlülükler nedeniyle ertelenemeyecek durumda olan toplantılar sosyal mesafe kuralına uyarak, gerekli hijyen şartları sağlandıktan sonra gerçekleştirilmelidir. Mümkünse uzaktan toplantı ya da eğitim şeklinde yapılması sağlanmalıdır.
  28. İşletmelerde yapılması zorunlu çalışmalardan olan risk analizi ve acil eylem planları, korona virüs pandemisi hakkındaki durumlar göz önüne alınarak güncellenmelidir.

Kaynakça: https://www.ailevecalisma.gov.tr/media/41225/yeni-koronavirus-salgini-kapsaminda-is-sagligi-ve-guvenligi-profesyonellerinin-isyerlerinde-aldiracagi-tedbirler.pdf

Korona Virüs Kapsamında İş Yerlerinde Alınması Gereken Önlemler yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.bilgibizde.net/yasam/korona-virus-kapsaminda-is-yerlerinde-alinmasi-gereken-onlemler.html/feed 0
Monoton Hayattan Kurtulmanın Yolları https://www.bilgibizde.net/yasam/monoton-hayattan-kurtulmanin-yollari.html https://www.bilgibizde.net/yasam/monoton-hayattan-kurtulmanin-yollari.html#respond Sat, 14 Mar 2020 18:30:35 +0000 http://www.bilgibizde.net/?p=2319

Sürekli aynı şeyleri yapmak ve yaşamak anlamına gelen monoton ya da rutin hayat çoğu kişinin yakındığı bir durumdur. Herkes bir telaş içinde sıkışıp kalmış olabileceğini hissettiği dönemlerden geçer.

Monoton Hayattan Kurtulmanın Yolları yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Sürekli aynı şeyleri yapmak ve yaşamak anlamına gelen monoton ya da rutin hayat çoğu kişinin yakındığı bir durumdur. Herkes bir telaş içinde sıkışıp kalmış olabileceğini hissettiği dönemlerden geçer. Kişi aynı eski şeyleri yapar fakat “Aslında hiçbir yere varılmıyor.” şeklinde düşünür. Ve kişiyi heyecanlandıran şeylerin varlığı azalır. Hedeflere doğru ilerlemek yerine, kişi aynı noktada saplanıp kalır. Bu durum içinde kişi kendini gergin hisseder. Bu durum sinir bozucu olabilir. Ancak bu durumu neden yaşadığını anlamak, tekrar motive olmak ve heyecanlanmak için yapılabilecek şeyler vardır. Bu monoton hayattan nasıl kurtulabileceğiniz konusunda atılacak adımlarla ilgili açıklamaları aşağıda bulabilirsiniz:

Monotonluğa Dair İşaretler

Sıkışmış olma durumu, ilk başta fark edilmeyen bir şeydir. Bu duygular genellikle zamanla yavaşça oluşur. Günden güne, aynı rutinleri takip etmek ve bir sonuca ulaşılmadığını fark etmek zaman alan bir durumdur. Bu sıkıcı durum ancak kişi çok bunaldığında ortaya çıkar. İşte kişinin monoton hayatında nasıl hissettiğine dair belirtilerden bazıları aşağıdaki gibidir;

Her gün aynı görünür: Kişi haftanın hangi günü olduğunu hatırlamakta bile sorun yaşayabilir. Çünkü her günü birbiriyle aynıdır, bu yüzden günleri birbirinden ayırt edilemez hissedebilir.

Hiç bir şey yapmak istemez: Kişinin amacı gün bitinceye kadar sadece ayak ayak üstüne atarak oturmaktır.

Motive olmamış hisseder: Kişi yeni projeler üstlenmek veya yaratıcı işlerle uğraşmak isteyebilir, ancak bunu yapmaya çalıştığında bile, fikirleri ve motivasyonu bitmiş gibi hissedebilir

Güçsüz hisseder: Kişi yeni şeyler denemek istese bile kendini güçsüz hissedebilir. Bu da yeni şeyler yapmasını engeller.

Değişmek ister fakat başarısızlıktan korkar: İşleri değiştirmenin uzun vadede kendini daha mutlu edeceğini bilse bile aynı durumda kalmayı tercih eder. Çünkü olası başarısızlık duygusundan korkar.

Hatırlanması gereken bir şey, bazen bu duyguların bir telaş içinde sıkışıp kalmaktan daha fazlası olabileceğidir. Bu tür duygular gerçekte depresif rahatsızlık (PDD) gibi daha ciddi bir şeyin belirtileri olabilir. Bu hafif fakat kronik duygu durum bozukluğu, depresyondan daha az şiddetli olan ancak sıklıkla daha uzun süren semptomlarla karakterizedir.

İnsanlar genellikle bu semptomları, hissetmekte oldukları şeyin aslında bir depresyon biçimi olduğunu kabul etmeden yıllarca yaşarlar. Düşük ruh hali, azalan enerji, ilgi kaybı ve zevk kaybı bu durumun genel belirtileridir. PDD yaşadığınızdan şüpheleniliyorsa hissedilen şey hakkında bir doktorla veya terapistle görüşülmelidir.

Rutinin Kaynağını Bulmak

Kişiler hayatlarının monoton geçtiğini fark etse bile bir sonraki adımın ne olması gerektiği hakkında bilgi sahibi olmayabilirler. Hatırlanması gereken bir şey, tüm isyanların aynı olmadığıdır. Bu durumu yaşayan kişiler hayatlarında ciddi değişiklikler yapmadan önce, hoşnutsuzluk duygularına neyin neden olduğunu bulmaları gerekir. Mesela kişi eşiyle, sevgilisiyle, iş ortağıyla ilişkilerinde bu ilişkilerin monotonlaştığını düşünebilir. Sağlık, ailesel durumlar, arkadaşlıklar, hobiler ve hatta ev bu tür mutsuzluk duygularının kaynağı olabilir.

Bu duyguların neden böyle hissedildiği anlaşıldıktan sonra kişi kendini kesinlikle suçlamamalı ve eleştirmemelidir. Sorunu en aza indirmek ve hisleri önemsiz göstermeye çalışmak kolaydır. Bunun için kişinin harika bir hayatım var, böyle hissetme hakkım yok diye de düşünmesi etkili yollardan biridir. Bu tür düşünceler üretken olabilir ve kişiyi daha da uzun bir süre için sıkıntıya sokar. Her şey olduğu gibi iyi olabilir, ancak kişi bulunduğu durumdan memnun değilse, olayları değiştirmenin ve heyecanı yeniden kazanmanın yollarını aramanın zamanı gelmiştir demektir. Bu zihin durumunu iyileştirmeye yönelik ilk adımdır ve sonrasında bu çözüme ulaşmak için atılabilecek adımlar tespit edilmelidir.

Rutinden Nasıl Çıkılır?

Bu olumsuz döngüyü kırmak ve ileri gitmek için yapılabilecek bazı şeyler vardır. Aşağıda rut dışına çıkmak için uygulanabilecek yollardan birkaçı bulunmaktadır;

Kendine iyi bakmak: Kişiyi monoton düşüncesinden çıkmak için önce öz bakıma bir göz atmalıdır. Şayet öz bakımında bir şey eksik görünüyorsa, bunu tamamlaması gerekir. Sağlıklı beslenme, yeterli uyku, günlük egzersiz, sosyal destek, hem fiziksel hem de duygusal sağlığın temel bileşenleridir. Bu alanlardan bazılarının iyileştirilmesi gerekiyorsa, nu konular da biraz daha iyi hassas olmak için yollar aranmalıdır. Kişinin kendisine özen göstermesi, yaşam tekrar odaklanmak ve heyecanlanmak için ihtiyaç duyulan enerjiye sahip olmayı sağlar.

Rutinleri değiştirmek: Gündüz ve gün içerisinde aynı rutinleri izlemeye devam etmek, ileriye dönük hareket etmeyi zorlaştırabilir. İnsanlar alışkanlık yaratma eğilimindedir ve bazen bir sıkıntıya sıkışmış olma hissi sıkıntı duygusundan kaynaklanabilir. Her şeyi bir şeyleri değiştirip farklı deneyimler ekleyebileceğiniz yolları arayın. Rutinleri değiştirmek için denenebilecek bazı şeyler aşağıda verilmiştir;

Bir konuşma başlatmak: Bu, sosyal bağlantıları genişletmenin ve çevredeki insanlar hakkında ilginç şeyler öğrenmenin harika bir yolu olabilir.

Biraz eğlenmek: Arkadaşlarla takılmak, tutkulu olunan bir hobi peşinde koşmak ya da gerçekten sevilen bir etkinlikle zaman geçirmek hafta boyunca enerjiyi tazelemeyi sağlar.

Yeni bir şey denemek: Çalışmak için yeni bir rota takip etmek, yeni bir şov izlemek veya kişisel eğitim için bir kursa kaydolmak kişinin etrafındaki dünyayı yeni ve farklı şekillerde keşfetmesini sağlar. Ve hayatına biraz renk katmasına yardımcı olabilir.

Anı yaşamak: Hayatın bir yönünden sıkılındıysa, anı yaşamaya çalışılmalı ve önceden planlanmış olmayan şeyleri yapılmalıdır. Yeni deneyimler yaşamak ve beklenmedik şeyler yapmaktan çekinmemek gerekir.

Açık Havada Vakit Geçirmek

Araştırmacılar, doğada olmanın beyinde olumlu bir etkisi olabileceğine dair kanıt bulmuşlardır. Örneğin, bir çalışmada, doğada yürüyüş yapmanın depresyon riskini artırabilecek bir davranış olan kendinden referanslı ruminasyonu azalttığı tespit edilmiştir. Yapılan bir başka çalışmada, doğa yürüyüşlerinin azalmış depresyon, stresin azalması ve zihinsel iyi oluşun artması ile ilişkili olduğuna dair veriler elde edilmiştir. Sadece doğada olmak zihinsel sağlık duyguyu arttırmakla kalmayıp, aynı zamanda yaratıcılığın gelişmesine de yardımcı olabileceğini gözlemlenmiştir. Eğer kişi kendini moralsiz hissediyorsa, yürüyüş yapmak için dışarı çıkmayı denemelidir. Beyninde dolaşan düşünceleri bırakmalı ve etrafındaki dünyaya dikkat etmeli, rahatlamaya, yeni şeyler düşünmeye ve gördüğü güzelliklerin tadını çıkarmaya çalışmalıdır. Eğer mümkünse biraz egzersiz yapmak günlük hayata yenilenmiş bir merak duygusuyla geri dönmek için harika bir yoldur.

Hedef Belirlemek

Hiç bir şey ile ilgilenmemek hayatı monotonlaştıran nedenlerin başında gelir. Dört gözle bekleyecek şeylere ve bir amaç duygusuna sahip olmak motivasyon için anahtar bileşenlerdir. Bu, cuma gecesi için tüm haftayı dört gözle beklemek gibi planları olan küçük şeyler olabilir. Ayrıca, ilişkiler ve kariyer ilgili daha büyük yaşam hedefleri içerebilir. Araştırmalar ileride dört gözle beklenilen şeylere sahip olmanın, insanların burada ve şimdiki sıkıntılarla daha iyi başa çıkmalarına yardımcı olabileceğini bulmuştur. Psikologlar uzun zamandır hazzı geciktirme yeteneğinin önemini kabul etmişlerdir. Bu gelecekte daha büyük ödüller kazanmak için insanlar daha iyi bir öz kontrol ve daha güçlü bir irade gücü geliştirebilirler.

Yapılan bir çalışmada, katılımcılardan gelecekte yapacakları bir tatil etkinlikleri hakkında düşünmeleri istenmiştir. Sonuç olarak, bu katılımcılar kumar konusundaki dürtülerini daha iyi frenleye bilmişlerdir. Geleceği düşünerek, sadece bir an için memnuniyet arzusundan uzaklaşmak yerine, uzun vadeli hedeflerine odaklanabildiler. Kişiler dört gözle bekleyeceği bir hedef belirlemek için yapabilecekleri hakkında bilgileri aşağıda bulabilirsiniz;

Planlar yapmak: Beklentide bulunmak büyük bir güç kaynağıdır. Kişi izleyebileceği bir film için veya en sevdiği tatili yapmak için dört gözle bu anları bekler. Ancak bu anlar kasıtlı olarak da yaratılabilir. Yerel bir noktaya günlük bir gezi yapmakla birlikte bir tatil planlanabilir, arkadaşlar çağrılabilir ve hafta sonu geceleri için plan yapılabilir. Dört gözle beklemek ve heyecanlanmak için kişinin kendine sebepler yaratması hedef belirlemede bir yoldur.

Küçük şeyleri gözden kaçırmamak: Öğle yemeği için en sevilen yere gidip gelmek ya da haftada bir kez en sevilen TV şovuna katılmak gibi küçük günlük ve haftalık ödüller bile, gelecekle ilgili bir beklenti oluşturmanın harika yoludur.

Başkalarına hizmet etmek için gönüllü olmak: Bir amaç duygusuna sahip olmak başkalarına yardım etmekten de gelebilir. Bu, arkadaş veya sevilen kişiler gibi kişinin hayatındaki insanlara yardım etmesi veya bir topluluğa katkıda bulunması olabilir. Yerel bir kuruluşa gönüllü olmak ya da politik aktiviteye katılmak bile dünya için yararlı bir şeylere katkıda bulunmanın yoludur. Bu tür etkinlikler kişiye daha büyük bir amaç ve anlam duygusu vermede yardımcı olabilir.

Motivasyonunuzu Artırma Üzerine Çalışmalar

Bazen ruttan çıkmak kendiliğinden gerçekleşiyor gibi görünmektedir. Örneğin, bir şey aniden yerine oturduğunda ve hisler ortadan kalktığında, bir süre bir sıkıntı içerisinde sıkışmış gibi hissedilebilir. Diğer durumlarda, daha aktif bir yaklaşım izlenmesi gerekebilir. Daha önce bahsedilen stratejilerden bazılarını deneniyorsa, ancak yine de rutinlik duygusu devam ediyorsa, motivasyona odaklanmak gerekebilir. Yapılan bir şey özellikle ilgi duyulmuyorsa veya heyecanlandırmıyorsa kişi kendini motive etmek için yollar bulması gerekebilir.

Bir rutine sıkışıp kalmış hissetmek sinir bozucu olabilir, ancak günlük rutinlere yenilik, macera ve heyecan duygusu eklemek için atılabilecek adımlar vardır. Zevk alınan şeylere ilgi duymama, mutlu duyguları hissetme zorluğu ve umutsuzluk hissi aslında depresyon belirtileri olabilir. Hissedilen şeyin bir sıkıntıdan daha fazla olduğundan şüpheleniliyorsa, kişi bir psikiyatriden yardım alabilir.

Kaynakça:
psycnet.apa.org
www.sciencedirect.com
doi.org

Monoton Hayattan Kurtulmanın Yolları yazısı ilk önce BilgiBizde.Net üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://www.bilgibizde.net/yasam/monoton-hayattan-kurtulmanin-yollari.html/feed 0